
KOŞAN DEMİRLER: PEKİN’DE TARİHE GEÇEN ROBOT MARATONU!
İnsanların Arasında, Ama Onlardan Değil: Robotlar İlk Kez Yarış Pistinde!
Dünya, 19 Nisan 2025 sabahı yepyeni bir sayfaya uyandı. İnsanlık tarihinin en sıra dışı koşusu, Çin’in başkenti Pekin’de gerçekleşti. Ancak bu bir maraton değildi… Bu bir devrimdi! Çünkü bu sefer pistte koşanlar, terleyen kaslar değil; vızıldayan motorlar, çipler ve kablolardı. Evet, doğru duydunuz: İnsansı robotlar ilk kez, gerçek bir yarı maratonda boy gösterdi!
12 bin insan koşucunun ter döktüğü Pekin Yarı Maratonu’nun konukları bu kez çok farklıydı: Yirmi bir adet insansı robot, ayakkabılarını bağlamasa da parkurda yerini aldı. Onlarca kamera, binlerce meraklı göz ve milyonlarca internet kullanıcısı bu anı izlemek için sabırsızlanıyordu. Bilim kurgu, artık sadece sinema salonlarında değil; şehir sokaklarında, gerçek hayatta yaşanıyordu.
KAMERA! MOTOR! KOŞ!
Saat sabah 9.00’u gösterdiğinde, yarışın startı verildi. İnsanlar adım adım ilerlerken, robotlar birkaç saniye gecikmeyle motorlarını çalıştırdı. Fakat daha ilk birkaç dakikada yaşananlar, bu yarışın sadece bir spor etkinliği değil; aynı zamanda bir teknoloji reality şovu olduğunu kanıtladı!
Bir robot, parkurun daha ilk 200 metresinde dengesini kaybedip yere çakıldı. İki görevliden biri, hızla koşup onu kaldırmaya çalışırken robotun göz sensörlerinden biri hasar gördü. Bir başka robot, kendi etrafında dönmeye başladı — evet, tıpkı Windows’un donmuş ekranında kendi etrafında dönen fare simgesi gibi!
Ancak ne olursa olsun, gözler Tiangong Ultra’nın üzerindeydi. Pekin İnsansı Robot İnovasyon Merkezi’nin gururu olan bu zarif yapay atlet, akıcı adımlarıyla fark yaratıyordu. İnsan benzeri yürüyüş algoritmalarıyla, neredeyse bir dansçı gibi süzülerek ilerliyordu.
ŞAMPİYON BELLİ OLDU AMA…
Yarışı robotlar kategorisinde birinci tamamlayan, elbette ki Tiangong Ultra oldu. Yaklaşık 2 saat 40 dakika süren mücadelesinin sonunda, finiş çizgisinden geçerken kameralara dimdik baktı. Arkasında bıraktığı motor yağları gibi, rekabette de izini bırakmıştı.
Ama başarı hikâyesi sadece onundu demek haksızlık olur. Bazı robotlar, yarışın ortasında motorları aşırı ısındığı için durmak zorunda kaldı. Bazıları ise sensör arızası nedeniyle yönlerini şaşırıp parkurun dışına çıktı. Hatta bir robot, rota dışına çıkarak bir büfenin önünde durdu ve hareketsiz kaldı. Büfe sahibi ise şakayla karışık, “Galiba aç kaldı,” dedi.
Organizatörler, robotlara dayanıklılık, inovasyon, hareket estetiği ve insanlara çarpma oranı gibi farklı kriterlerden puan verdi. Robotların sadece koşması değil, nasıl koştukları da değerlendirildi.
TEKNOLOJİYLE DOLU BİR TRİBÜN: İNSANLAR İZLEDİ, GELECEĞİN TADINI ALDI
Maratonu izlemek için gelen seyirciler, sadece koşuyu değil, geleceğin bir fragmanını izlediklerinin de farkındaydı. Bir baba, 6 yaşındaki oğluna dönüp şöyle dedi: “Sen büyüdüğünde belki bir robotla takım olacaksın.” Küçük çocuk, gözlerini Tiangong Ultra’dan ayırmadan “Ama ben onu yenerim,” dedi.
Bu sözler, günün ruhunu özetliyordu. İnsanlar, hâlâ hızlıydı. Hâlâ önde. Ama o fark, her geçen gün kapanıyordu. Her sensör güncellemesi, her yazılım yaması, robotların geleceğe bir adım daha yaklaşması demekti.
SPOR MU, ŞOV MU, SOSYAL DENEY Mİ?
Eleştiriler de eksik değildi. Bazı çevreler, robotların bu tarz etkinliklerde yer almasının sporun doğasına aykırı olduğunu savundu. Ancak savunucuları bu deneyimi “teknolojinin halkla buluşması” olarak nitelendirdi. Zaten kimse robotlardan olimpik rekorlar beklemiyordu. Bu bir rekabet değil, bir buluşmaydı. İnsan ve makinenin dostane tokalaşmasıydı.
ROBOTLARIN GELECEĞİ: SADECE PARKURDA DEĞİL
Bu yarış, sadece bir başlangıçtı. Organizatörler şimdiden daha büyük hedefler belirlemiş durumda. 2026’da tam maraton mesafesinde bir etkinlik planlanıyor. Hatta yüzme ve bisiklet gibi branşlara robotların katılımı da gündemde.
DroidVP CEO’su Liu Cheng, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Biz sadece robotları yarıştırmıyoruz. Biz, insanlarla birlikte yaşayacak sistemleri test ediyoruz. Bu yarış, gelecekteki şehir yaşamının bir provasıydı.”
Bu sözler, robot maratonlarının sadece bir eğlenceden ibaret olmadığını gösteriyor. Aslında bu yarışlar, gelecekte robotların yaşlı bakımında, kargo teslimatında, güvenlikte ve daha nice alanda nasıl davranacaklarını test etmenin yollarından biri.
YENİ BİR NESİL: KOŞAN ROBOTLAR, DÜŞÜNEN İNSANLAR
Bu maratonla birlikte bir gerçek daha ortaya çıktı: Robotlar koşabilir. Ama insanlar hisseder. Ve hisseden her varlık, koşudan fazlasını yaşar. Koşu, bizim için sadece bir spor değil; direnç, irade ve duygunun simgesidir. Robotlar bu özellikleri henüz taşımasa da, attıkları her adımda biraz daha “insana benzemeye” başlıyorlar.
Belki bir gün, robotlarla aynı takımda koşacağız. Belki de bir robot, olimpiyat madalyası alacak. Ama o gün gelene kadar, bu ilk adımların tadını çıkarmak gerek.
DEMİR BİLEKLER, SİLİKON KALPLER VE TİTREYEN VİDALARLA BİR TARİH YAZILDI
Pekin’in tozlu caddeleri, bugün tarih yazdı. Adımların sesi değişmiş olabilir; artık tenin değil, metalin sesi yankılanıyor olabilir. Ama yarış ruhu hâlâ aynı: Daha uzağa, daha hızlı, daha cesur…
Ve kim bilir… Bir sonraki yarışta, yanımızda koşan biri insan olmayabilir. Ama aynı hedefe koştuğumuz sürece, belki de bu hiç fark etmeyecek.
Robotlar ilk kez insanlarla aynı parkurdaydı. Ve biz? Biz onları hayretle, gülümseyerek, merakla izledik.
Gelecek geldi. Üstelik ter içinde.